AİLE REİSİ OLARAK
Yıllarca hizmetinde bulunun Hz. Enes (r.a.) Rasûl-i Ekrem’in (sav) evdeki davranışlarıyla ilgili olarak şu bilgileri vermektedir: “O, evinde ailesinin işleriyle ilgilenirdi; elbisesini dikip yamar, koyunlarını sağar, ayakkabılarını tamir eder, kendi hizmetini kendi görür, devesini yemler, evinden başka yerde kalmaz, bineğini kendisi bağlardı. Onun, hizmetçisiyle beraber yemek yediği ve onunla birlikte hamur yaptığı da olurdu. O, çarşıdan aldığı malları da kendisi taşırdı.” Hz. Aişe (r.anha) validemiz, Peygamberimiz Efendimiz’in (sav) mutfak işinde bazen kendisine yardımcı olduğunu haber vermektedir. Muteber kaynaklarda yer alan haberlere göre, Rasûl-i Ekrem (s.a.v.), İslamî eğitimi öncelikle, kendi hanımlarına vermiş, onların talim ve terbiyesinde daha ziyade sohbet usûlünü tercih etmiştir. Sohbet Peygamberimiz için, hem ashabının hem de Ehl-i Beytinin yetiştirilmesinde önemli bir vasıtadır.Aile Reisi Olarak Peygamberimiz (sav) ve Özel Hayatı
AİLE toplumun çekirdeğidir. Geleceğin büyükleri olan çocukların maddî ve manevî gelişiminde aile çok önemli rol oynar. Bu sebeple sağlıklı bir toplum için aile kurumu, son derece önemlidir. Peygamberimiz Efendimiz’in (s.a.v.) aile hayatında gözettiği prensiplerin bilinmesi ve uygulanması, aile kurumu açısından koruyucu ve kurtarıcı bir keyfiyete haizdir. Günümüz toplumlarında bu dinamizmin hayata geçirilmesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır. Hz. Peygamber’in ortaya koyduğu prensiplere bağlı olarak kurulan aileler sağlam temele oturmuş olur ve böyle sağlam temele oturmuş ailelerden oluşan toplumların temeli de sağlam olur.
Yüce Rabbimiz, bize, Hz. Peygamber’i en güzel örnek (usvetû’n hasenetün) olarak sunmaktadır.1 Hiç şüphesiz onun bu örnekliği, aile hayatı için de geçerlidir.
Hz. Peygamber (s.a.v.), kadınların Allah katındaki kıymetlerini bildirmek için; “Allah’ın hanım kulları”2 ifadesiyle onlara iltifatta bulunmuş ve kadınları Cenab-ı Hakkı’ın erkeklere tevdi ettiği emanetler olarak görmüştür. Bunun yanında: “Bana güzel koku ve kadın sevdirildi. Gözümün nuru ise namazdır.”3 buyurmak suretiyle de hanımlarına olan sevgisinin ilâhî kaynaklı olduğunu bildirmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Evinde
Hz. Peygamberin aile hayatı, ümmet için bir rahmet olmuştur. Çünkü onun aile hayatının özelliklerini bizlere aktaranlar, müminlerin anneleri olan4 Hz. Peygamber’in değerli eşleridir. Rasülullah (s.a.v.)’in ev içerisinde geçen ve aile içerisinde kalan, erkeklerin muttali olması mümkün olmayan ve doğrudan kadınları, dolaylı olarak da erkekleri ilgilendiren pek çok husus da eşleri tarafından rivayet edilmiştir, işte onların anlattıklarından öğrendiklerimiz: O, (s.a.v.), hanımları arasında geceleme, barındırma ve nafakada tam bir taksim yaparlardı. Aralarında ayırım yapmamaya son derece riayet ettiği hanımlarından nöbet kimde ise akşam onun odasına gitmeden önce, bazen da sabah namazını kıldıktan sonra hanımlarını ziyaret eder, hallerini hatırlarını sorar, ihtiyaçlarını öğrenirdi.5 Akşam yanında kalacağı eşinin odasına girdiği zaman selam verdikten sonra yaptığı ilk iş, dişlerini misvaklamaktı.6 Daha sonra diğer hanımları oraya gelir, birlikte sohbet ederlerdi.7 Zeyneb binti Cahş validemizle evlendiği gün dahi bu adetini ihmal etmemiş, Hz. Aişe’den başlayarak hanımlarının odalarını birer birer dolaşmış ve : “Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun, ey ehl-i beyt!” diye selam verip hatırlarını sormuştu.
Her bir hanımı da:
“Allah’ın selamı ve rahmeti senin üzerine olsun ey Allah’ın Rasûlü! Yeni zevceni nasıl buldun? Allah mübarek etsin” diye onu tebrik etmişlerdir.8
Yatsı namazından sonra fazla konuşulmazdı. Herkes istirahate çekilirdi. Hz. Peygamber abdest aldıktan sonra yatağa girer, duasını eder, bir müddet uyuduktan sonra eşini uyandırmamaya çalışarak, çoğu kere de hanımından izin isteyerek gece ibadetine başlardı.
Hz. Aişe (r.a.)’nın şu rivayeti Peygamber (s.a.v.)’in hanımlarına verdiği kıymetin ne kadar derinlerde olduğunu göstermektedir. O şöyle demektedir: “Rasülullah (s.a.v.) sabah namazının iki rekat sünnetini kıldıktan sonra, uyanırsam benimle konuşur, değilse müezzin namaz için gamet getirinceye kadar yatardı.”9
Sabah namazı için Mescid’e çıkmadan önce sabah namazının sünnetini evinde kılan Rasûl-i Ekrem (s.a.v.), eşlerini namaza kaldırdıktan sonra Mescid’e giderdi.10 Hz. Peygamber, eşlerin birbirlerini teheccüd namazı mevzuunda teşvik etmelerini istemiş ve bu istikamette gayret gösterenleri övmüştür.11
O, Ümmü Seleme validemizin haber verdiğine göre evden çıkıp giderken muhtelif dualarından birini okurdu.12
Evinde Kaldığı Sürece Ne Yapardı?
Hz. Peygamber bir yandan Allah elçisi, bir yandan devlet başkanı ve öte yandan da bir aile reisiydi. Bir koca olarak hanımlarının nafakasını teminle mükellef olan Hz. Peygamber’in bir yandan bütçeye katkı öte yandan ev işlerinde hanımlara yardımcı olma kabilinden bazı işler yaptığı görülür. Bunlar her şeyden önce aile içi muhabbet açısından önem taşır ve diğer yandan da kocanın evde hiçbir şeye el sürmeyip sadece hizmet bekler bir tavır içine girmemesi açısından da bizlere ders verici olurlar.
Ashab-ı Kiram’dan ve tabiinden bu hususu merak eden kimseler Hz. Aişe’ye evde kaldığı sürece Hz. Peygamber’in neler yaptığını sormuşlar. O şöyle cevap vermiş: “Herkes evinde ne yaparsa onu yapardı. Elbisesini yamar, ayakkabısını tamir eder, koyunları sağar, kendi işini kendi yapardı.”13
Hz. Enes, Hz. Peygamber’in evdeki tutumuyla ilgili benzer bilgiler nakleder: “O, evinde ailesinin işleriyle ilgilenirdi; elbisesini dikip yamar, koyunlarını sağar, ayakkabılarını tamir eder, kendi hizmetini kendi görür, devesini yemler, evinden başka yerde kalmaz, bineğini kendisi bağlardı. Onun, hizmetçisiyle beraber yemek yediği ve onunla birlikte hamur yaptığı da olurdu. O, çarşıdan aldığı malları da kendisi taşırdı.”14
Hz. Peygamberin, mutfak işinde kendisine yardımcı olduğunu Hz. Aişe şöyle anlatır: “Bir gece (babam) Ebu Bekir bize koyun paçası göndermişti. Rasülullah bu paçaları tuttu ve ben de kesip parçaladım, yahut o kesti de ben tutmuştum.”15
Efendimiz (s.a.v.), insanî ve İslamî eğitimi öncelikle, kendi hanımlarına vermiştir, onların talim ve terbiyesinde daha ziyade sohbet usûlünü tercih etmiştir. Sohbet Peygamberimiz için, hem ashabının hem de Ehl-i Beytinin yetiştirilmesinde önemli bir vasıtadır. Efendimiz hanımlarının her biriyle baş başa sohbet ettiği gibi, onları bir araya toplayarak da sohbet etmiştir. Her meşru vesile ve vasıtayla eşlerini, aile fertlerini eğitmeye gayret etmiştir.
________________
(1) Ahzab, 33/21.
(2) Ebu Davud, Nikâh, 42.
(3) Nesai, İşretün-nisa, 1.
(4) Ahzab, 33/6.
(5) Buhari, Talak, 20; Müslim, Talak, 201; Ebu Davud, Nikah 38; Ahmed, Müsned, 6/107.
(6) Ahmed, a.g.e., 6/237, 182, 110.
(7) Ahmed, a.g.e., 6/157; Müslim, Rada, 46.
(8) Buhari, Tefsir, 33/8.
(9) Buhari, Teheccüd, 24; Müslim, Müsafirin, 133.
(10) Ahmed, a.g.e., 6/236.
(11) Ebu Davud, Tafavvu, 18.
(12) Ebu Davud, Edeb, 103.
(13) Ahmed, a.g.e., 6/49, 241, 256; Buhari, Nafakat, 7; Ezan, 44; Tirmizi, Kıyamet, 46.
(14) İbn Seyyidûnnas, Es-siretun-Nebeviyye, 2/426; Ahmet, a.g.e., 6/256; İbn-i Kayvim el-Cevziyye, Zadül-Mead, 1/164.
(15) Heysemî, Mecmauz-Zavaid, 4/153, Ahmed, a.g.e., 1/101; İbni Sa’d, age, 8/233.